Fantastik Kitaplar- Fantastik Kitap Önerileri - 9.Sembol
9.Sembol
Mert Can Çetintaş
Eser: 9. Sembol
Yazar: Mert Can Çetintaş
Kapak Tasarım: Mert Can Çetintaş
Düzelti: Cevat Mert Çetin
Baskı Tarihi: Ağustos 2017
1.Baskı
Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, Mert Can Çetintaş’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz. 1.Baskı: Ağustos 2017
Mert Can Çetintaş
Eser: 9. Sembol
Yazar: Mert Can Çetintaş
Kapak Tasarım: Mert Can Çetintaş
Düzelti: Cevat Mert Çetin
Baskı Tarihi: Ağustos 2017
1.Baskı
Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, Mert Can Çetintaş’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz. 1.Baskı: Ağustos 2017
BÖLÜM
1
Kobay Avı
Dolunayın en ışıltılı olduğu geceler aslında sadece cadılar için parlak; goblinler içinse kâbus doludur. Zayıf, yeşil ve sivri kulakları ile yarı pagan yeteneklerine sahip olan goblinler, vahşi hayvanları kontrol altında tutarak kendilerini olası saldırılardan korurlar. Şifa Ormanındaki sivri dişli kurtlar, çelik pençeli ayılar ve hazar deniz perileri, cadıları kabileden uzak tutmaya yetmektedir. Cadıların her ne kadar büyü güçleri yüksek olsa da yara almaktan, suyun etkisiyle eriyip yok olmaktan korkarlar. Saldırı anında kontrol altındaki vahşi hayvanları öne sürerek su perilerinin yanına, denizin serin sularına kaçarlar. Bu şekilde goblinler ve kabilenin büyük cinleri kendilerini cadıların eline düşmekten korurlar. Saray cadıları farklı deneyler yaptıkları için goblinlere her zaman ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden dolunay ortaya çıkar çıkmaz kabileye saldırırlar. Dolunay yüzeyi tamamen aydınlatır ve ancak o zaman kusursuz bir av gerçekleşir.
Sarayın merdivenlerindeki gürültü cadıların koşturmasından başka bir şey değildi. Kara büyücü Aktor toplantı sarayının bir an önce hazır edilmesini istiyordu. Bir odanın hazırlanması neden bu kadar uzun sürüyordu? Çünkü Zingor döneminde böyle bir oda hiç olmamıştı. Oğlu başa geldikten sonra her şeyin kusursuz yapılmasını istiyordu. Bu yüzden bir toplantı salonu için kesin talimat verdi. Bunun üzerine cadılar kusursuz büyülü bir oda yaptılar. Aktor şehrin durumunu her zaman sarayın önde gelen cadıları ile paylaşırdı. Şehrin yiyecek içecek sorunları olmadığı gibi aksine sürekli fazlasıyla verim aldıkları üzüm bağları, şarap fıçılarının artmasına neden olmaktadır. Aktor, şehrin dört bir yanına dağılarak şarap karşılığı kimlerin neler verdiğini öğrenmeleri için gezgin cadıları görevlendirir. Toplantı yüce cadılar ile devam eder.
Aktor cadılara asıl konudan bahsetmeden önce sarayın büyülü koruma duvarlarındaki gücün arttırılmasını ister. Yabancı bir kişi baktığında göremeyeceği gibi, büyülü sözleri bilmediği takdirde içeriye de giriş yapamayacaktır. Dünya’nın ruhları anlamına gelen büyülü sözcükler, sarayın eski büyücüsü Zingor tarafından, Dünya’nın ruhlarını bir ruh kavanozuna hapsederek sarayı mühürlemiş ve Dünya’yı ele geçirecek ruh gücünü koruma altına almıştır. Aktor babasının bu cevherini kullanarak Dünyanın tek hâkimi olmak istiyordu. Toplantının asıl konusu da tam olarak buydu, güney batıda bulunan goblin cinleri ele geçirip onları kobay olarak kullanarak ruhlarına hayat vermeyi deneyecekti.
Daha önce ruhları tekrar hayata döndürmeyi başaran bir büyücü olmamış, reenkarnasyon başarısızlıkla sona ermiştir. Aktor, bu konuda kararlı ve kuvvetli bir kara büyücü olup deneylerde kullanılacak cinlerin mutlaka ele geçirilmesini istemiştir. Ancak cadılar köye ne zaman baskın yaparlarsa yapsınlar su perilerinin savunmasını geçemiyorlar ve her seferinde saraya eli boş dönüyorlardı. Aktor dünyayı ele geçirmekte olan kararlılığı ile elini masaya sertçe vurarak, “Tüm hazırlıklar yapılsın; yola çıkıyoruz!” der. Cadılar şaşkın bakışlarla ayağa kalkarak, her zaman hazır olduklarını söylerler. Suya dayanıklı pagan savaş kıyafetlerini giyerek hiç vakit kaybetmeden cadı süpürgeleriyle yola koyulurlar. Aktor bir kara büyücüdür ve kara büyücüler asla süpürge ile yolculuk yapmazlar. Zırhlar ile donatılmış, kusursuz gece atına biner. Yol uzun ve tehlikelerle doludur; fakat yolda karşılarına çıkabilecek hiç bir güç Aktor’dan daha büyük değildir. Bu yüzden cadılar ilk defa güvenli ve güçlü bir sefere çıkarlar. Ay ışığı öyle parlaktır ki karanlığın varlığını hatırlatmaz. Yolda ay ışığından daha parlak olan gece perileri vardır. Sırayla yanarak goblin kabilesine tehlikenin sinyallerini verirler. Aktor önceden verilen haberin farkındadır. Bu haber sadece hızlarını arttırır ve gece gündüz kamplar kurarak goblin kabilesinin sınırlarına ulaşırlar. Aktor cadılarını arkada bırakarak atından iner ve köye doğru yürümeye başlar. Goblinler su perilerine yakın bir şekilde durarak kontrol güçlerini öne sürerer ve savunma duvarı oluştururlar. Cadılar Aktor’un arkasında sakin bir şekilde ilerlerken, goblinler şaşkın ve telaşlıdır. Çünkü ilk defa Aktor gizemli sarayının dışına çıkarak bir sefere katılmıştır. Cinlerin kabile lideri Gobar, paganların bu sefer savaşmak için gelmediğini anlar ve kabileden ayrılarak Aktor'un yanına doğru yürümeye başlar. Gobar için Aktor’la karşılaşma vakti gelmiştir. Kabilesine tehdit saçan cadıların amacını anlamak için Orta Asya’nın en büyük büyücüsüne “Bizden ne istiyorsunuz ?” diye sorar.
- Buraya sizinle konuşup anlaşmaya geldik. Savaşarak amaçlarımıza ulaşamıyoruz.
Diyerek bir toplantı ister Aktor.
- Derhal toplantı çadırı hazırlansın.
Hem cadılar, hem de cinler şaşkınlık içersindedir. Toplantı çadırı hızlı bir şekilde hazırlanarak kabilenin önde gelenleri ve cadılarıyla beraber Aktor masaya otururlar. Gobar, cinleri ile çadırın dışında kısa bir konuşma yaptıktan sonra masaya oturur ve sözü misafirlerine bırakır. Kabile toplantısı Kara büyücü Aktor tarafından hiç vakit kaybetmeden başlatılır.
Cinler yıllardır Hazar Denizi’nin etrafında küçük bir köy olmuş ve hep korku içinde yaşamışlardır. Bu korkulardan kurtulup saygı değer bir mertebeye gelmeleri için esir ruhları kullanarak cinleri pagan sarayının birer parçası yapmak istediğini ve sınırlarını Hazar Denizi etrafına kadar genişletmek istediğini söyler. Gobar’ın köye neden saldırılar düzenliyordunuz sorusuna şöyle yanıt verir.
-Amacımız cinleri esir alarak ruhları tekrar hayata getirebilecek reenkarnasyon büyüsü üzerine deneyler yapmaktı.
-Kendi halkını neden kobay olarak kullanmıyorsun?
-Ruhsuz bedenlere ihtiyacım var. Cinlerin ruhları olmadığı için sizden başka çaremiz yoktu.
-Cinlerin hayvanlar üzerindeki etkilerini biliyorsunuz. Ruhlara başka bedenler bulmak için çalışma yapabilecek goblinlerim var.
-Nasıl çalışmalar?
-Biz bedenler üzerinde etkili iksirler hazırlayabiliyoruz. Siz kara büyücüler ise ruhlara hükmedebiliyorsunuz. Bu güçlerimizi birleştirip amansız bir güç ortaya çıkartabiliriz.
Bu haber Aktor’un yüzünü güldürmüş ve goblinlerle birleşmeyi onaylamasını sağlamıştı.
Kabile at arabalarına yüklenerek boşaltılmış ve saray yolu tutulmuştur. Kale yakınlarına geldiklerinde, sarayın bir anda büyülü sözlerle ortaya çıkmasından dolayı şaşkın olan goblinler, büyülü kale karşısında hayran kalmışlardır. Gobar kaleyi ve saygınlığı gördükten sonra Aktor’u Dünyanın en büyük lideri yapmak için kendine söz verir. Bunun için kendini feda etmeye hazırdır. Orta Asya cinleri yıllardır vahşi hayvanların ve su perilerinin gölgelerine saklanarak yaşamışlardır. Cinlerin ne kadar güçlü olduğunu artık gösterme vakti gelmiştir. Gobar bir an önce ruh kavanozlarını görmek ister. Şatonun büyülü odalarına doğru ilerlerler. Aktor ve Gobar odanın önüne geldiklerinde kum saatleri ve bazı sembolik işaretler görünür. Kapının şifresini doğru işaret ve zaman dilimleri ile açarak içeriye girerler. Odada sayısız büyülü kavanoz bulunmaktadır. Gobar bir kez daha hayran kalarak "Cinlerim bedenleri hayata geçirecek iksirler üzerinde çalışıyorlar. Bu deneyin ilk parçası ben olmak istiyorum." der.
Cinler, hayvanlar üzerinde kullandıkları iksirin bedenlerin Aktor'un ruhlarına kölelik yapmasını sağlayacak bir benzerini, hazırlarlar. Gobar kendisinin yakılarak öldürülmesini ister. Cadılar dev bir ateş yakarak Gobar’ın ateşe girmelerini bekler. Aktor stresli bir şekilde başarısız olunmasından korkar. Eğer ki reenkarnasyon gerçekleşmezse Dünya’ya hükümdarlık hüsranla sonuçlanmış ve başlamadan bitmiş olacaktı. Gobar’ın kendini feda etmesinin en büyük nedeni tabiî ki de kendini göstermektir. Cinlerinin kabile liderlerini hayata çevirmek için daha etkili bir iksir hazırlayacağından emindir. Reenkarnasyon birçok kez öncü büyücüler tarafından gerçekleştirilmeye çalışılmış fakat başarısız olmuştur. Aktor tüm planlarını titizlikle yapar. Her ne kadar stresli olsa da sonsuz ruhlarına yeniden doğuşu tattıracak ve Dünya'ya hükmedecektir.
Gobar emin adımlarla ateşe yürür. Yanmaya yok olmaya ve yeniden Dünya’ya gelmeye hazırdır. Ateşlerin arasına girerek yanar ve can verir. Bu durumu izlemek goblinleri büyük üzüntüye boğar. Cadılarda üzgündür. Sarayda su kullanmak yasaktır. Zaten hiç bulundurmazlar. Aktor ateşlerin üzerine bir kum fırtınası oluşturarak ateşleri söndürür. Cinler yaptığı karışımı getirerek Aktor'a sunarlar. Karışımı hapsolmuş ruh ile birleştirerek Gobar'ın cansız bedenine döker. Yaşam iksiri bedeni onararak çalışmasını sağlarken, ruh bedeni tamamen sararak hayata döndürür. Gobar ilk defa bir ruha kavuşmuş ve eski yeteneklerini kaybetmeden daha güçlü bir şekilde yeniden hayata gelmiştir. Hemen ayağa kalkarak Aktor’un önünde diz çöker ve "Artık sizin önünüzde kimse duramaz." der. Reenkarnasyon daha önce ölüler üzerinde denenmiş ve başarısız olmuştur. Eksikliğini cinlerin hayat iksiri ile gideren Aktor, tüm ölüleri ayağa kaldırıp Dünya’ya hükmünü başlatmak ister. Bu konuda oldukça heyecanlı ve kararlı olan büyücü, sarayın güneyinde bulunan savaş mezarlığına doğru hazırlıkların yapılmasını ister. Tarihin gelmiş geçmiş en iyi savaşçıları asırlardır orada yatmaktadır. Gobar, cinlerine kazanlar dolusu yaşam iksiri hazırlamaları yönünde talimat verir. Cadılar ticaret araçlarını kazanların taşınması için hazırlarken bir yandan da Şifa Ormanı’ndan gerekli malzemeler toplayıp depolarlar. Aktor ordusunu kusursuz donanımlarla kuşatmak ister. Altın ve mücevherleri kullanarak eşsiz zırhlar üretilmesini isteyen yüce büyücü, şehrin dört bir yanına gönderdiği cadıları yanına çağırarak fıçı fıçı şarapların karşılığında kimlerin ne kadar altın ve mücevher verdiklerini sorar. Cadı Morgana uzak diyarlarda bulunan cüce krallığının sadece bir fıçı şarap için arabalar dolusu saf altın madeni ve değerli taşlar verebileceğini söyleyince, Aktor derhal cüce krallığına oluşturulabilecek en büyük kervanı oluşturarak, muhafızlar ve şehirdeki tüm cadılarla birlikte yola koyulmalarını, ayrıca cadıların bahsettiği dev akrep sürüsünün de def edecek pagan ve cinlerinde kervana katılmalarını ister.
Aktor şehirde kalanlarla beraber kaleyi mühürleyip savaş mezarlığına doğru yola koyulur. Savaş mezarlığı asrın en büyük savaşlarına sahne olmuş ve binlerce cesur savaşçının hayatını kaybettiği uzun ve büyük bir mezarlıktır. Aktor bu mezarlığın tamamını ayağa kaldıracak iksiri ve tutsak ruhları yanında getirmiştir. Küçük bir kamp kurarak mezarlık etrafında hazırlıklar yaparlar. Aktor buradan binlerce ölümcül ordu kurabilir. Altın için büyük bir kervan göndermiş olsa da en büyük hazine bu mezarlıktır. Çünkü beden olmadan ne bir kılıç, ne bir kalkan işe yarar. Aktor için bu mezarlık bir başlangıçtır. Keşfedeceği binlerce mezarlık ve krallığa hükmederek Dünyanın hâkimi olacaktır.
BÖLÜM
2
Çukurun Kıyısında
"Çeeek! çeeek! Şu lanet olası vagonları daha hızlı çekin. Dağ patlamak üzere; madenleri daha hızlı çıkartmalıyız. Maden ocaklarını daha hızlı çalıştıramazsak, dağ, aşırı volkan yüklemesinden patlar ve madenleri bir daha göremeyiz."
Cüce krallığında sorunlar giderek artmaktadır. Yabancı tüccarlar, dev akrepler, orman tehdidi ve şimdi de dağın patlamaya hazır alevleri... Cüce kral Gim Order sorunlar karşısında bir toplantı düzenleyip sözlerine şöyle başlar: "Krallığımız geçimini madencilikten sağlamaktadır. Ağır işleri seven halk için bu bir yaşam tarzıdır. Dağın dengesini ayarlayamazsak alevlerden yararlanamaz ve dağın belki yok olmasına sebebiyet veririz. Böyle bir olay krallığa zarar verdiği gibi açlık ve sefillik başlatır.” Vix Omar ayağa kalkar ve şöyle der: “Yüce kralım, maden depomuz dağa çok uzak olduğu için yolda vakit kaybediyoruz. Dağ yakınlarına depolar inşa edersek geri dönerek daha hızlı ve daha çabuk maden çıkartırız. Şehre uzak olacağı için kıyı güvenliğinin de sağlanması gerekecektir.” Gim Order söylenen sözlere katılıp Akrep Vadisi yoluna, giriş ve çıkışlara gözcü kuleleri ve savunma çadırları kurulmasını ister. Ticaret yolları giderek arttığı için şehir herkes tarafından bilinmeye başlar. En son ziyareti hatırlatarak şehre gelip şarap ticaretinden bahsettiklerini ve uzun yıllar boyunca umman denizini aşamayan korsanların şehri içkiye hasret bıraktığını söyler ve sözlerine şöyle devam eder. "Farklı ticaretlerin sorunlarımıza iyi bir çözüm yolu olacağını düşünmüştüm. Fakat cadıların nereden geldiğini bilmiyoruz. Gerçekten şaraplara sahip olup olmadığı konusunda da bir fikrimiz yok. Bu yüzden tedbiri elden elden bırakmamalıyız. Şimdilik depolarımız bizi uzun süre idare edecek kadar dolu fakat Vix'in istediği dağ yakını depolarını derhal oluşturun ve daha fazla altın madeni çıkartın.” Görev dağılımı yapan kral, Omar'a kıyı güvenliği ve madenlerin sorumluluğunu verir. Pig Vixon'u Akrep Vadisine gönderen Order, onu vadi yolundan şehre gelebilecek tehlikeler için görevlendirir. Çukur Orman’dan bir süredir garip seslerin gelmesine karşılık orman güvenliğini tuzakçılara verir. Tuzakçılar şehri terk eden bodurların geri kalanlarından başkası değildir. Bu yüzden sayıları oldukça az fakat tuzakları oldukça etkilidir. Diğer arkadaşları şehri Kral Gim Order yüzünden terk etmişlerdir. Suikastçı ve tuzakçılar şehrin kurallarına uymayı pek sevmezler. Benson geriye kalanlara liderlik yapmayı üstlenmiştir. Ekibini alarak ormana doğru yola koyulurlar. Ormanın hemen girişi bataklıktır ve uzun bir yol boyunca devam eder. Orman patikası oluşturulana kadar cüceler tarafından hiç tercih edilmemiştir çünkü bataklık cüceleri hızlıca yutar ve çok azı kurtularak döner.
Cüceler ormanı tercih etmese de birileri bu ormanı tercih ediyor. Ağaçlarda bulunan kan izleri mi taze olan, yolda bulunan sürünme izleri mi, yapış yapış örümcek ağlarımı, yoksa az ileride ilerleyen dev örümcekler mi?
-Şşşt!
-Aman tanrım bunlar da ne böyle?
-Bu ormanda neler oluyor? Takip edin; sessiz!
Ormanın derinliklerine doğru dev örümcekleri takip ederler. Uzun süredir etrafta kuş seslerinin olmamasının sebebini de anlamış olurlar. Takip ağlarla örülmüş dev bir çukura gelindiğinde son bulur. Tüm örümcekler hızlıca bu deliğe girerler. Gibs ormanın sadece bataklıklar nedeniyle çukur orman denilmediğini söyleyerek, Benson'a geri dönmeleri gerektiğini ve durumun derhal cüce krala bildirilmesi gerektiğini söyler. Benson geri dönerken etrafa örümceklerin kanını akıtacak, öldürücü tuzaklar kurdurur. Böylece arkaları güvende kalır. Karanlık bir anda bastırır ve bataklıklara saplanmamak için patikayı yavaşça izlerler. Zifiri karanlık çökse de bu suikastçılar için hiç sorun olmaz çünkü onlar sezgilerini ve hislerini iyi kullanırlar. Eski patikayı doğrultup önce cüce krallığına sonra toplantı sarayına hızlıca giriş yaparlar. Order suikastçılara şu soruları yöneltir: “Tuzaklar ile ilgili bir sorun mu, bataklık mı, yoksa orman mı, Benson öncü olarak soruya cevap vermek isterken Bixi bir anda “Örümcekler sınırlarımıza kadar dayanmış, bataklık olmasa belki de krallığımıza geleceklerdi " der. Benson araya girerek " Yüce Order durum gerçekten çok ciddi şehrin batısını güvene almaya çalışırken karşılaştığımız manzara çok kötüydü. Ormanda örümceklerden başka canlı bulmak çok zor, her yer yapış yapış ağ dolu. Orman krallığımıza uzak olsa da bu durum büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Derhal ormanı temizlememiz gerekir. Adamlarımla beraber tekrar geriye dönerek bu problemi çözmeye hazırız. Silah ve zırhlarımızı kuşanmaya geldik. Gim Order piyade, okçu ve süvarilerin tuzakçılara eşlik etmesini ister. Çukur ormanın temizlenmesi için güneşin ilk ışıklarıyla yola çıkarlar.
Vix Taş Ocakları’nın sayısını arttırarak dağın ateşini fazlasıyla dengelemiştir. Çıkarılan madenler neredeyse on katına ulaşmış, dağ yakınlarına kurulan depolar dolup taşmıştır. Cüceler bu kadar zengin bir madene sahip yarım adanın değerini çok iyi bilmektedirler. Diğer yandan da korunmasının ne kadar zor olduğunun da farkındadırlar. Gibs her ne kadar surlarla çevrili bir krallık İstemese de tehditleri karşılamak için surlar ile güvenceye almak zorundadır. Gözcü kuleleri, yeni depoları ve yeni yüksek surlarla şehir baştan aşağı değişime girer. Cüce Kral şehirde kadın, çocuk, yaşlı kim varsa elinden geleni yapmalarını ister. Her şey yolundadır. Ama Pig Vixon için değil!
-Kimse Akrep Vadisi’ndeki Tapınaklardan ve büyülü kulelerden bahsetmesin.
-Terk edilmiş harabelerden kim bahsetmek ister ki?
-Bu kadar ileriye açılmamalıydık.
-Görevimiz sınırları güçlendirmek değil miydi?
Pig Vixon araya girerek “Evet sınırları güçlendirmek için yola çıktık. Gözcü kuleleri ve çadırlar kurduk, fakat görevimiz bununla bitmiyor. Akrep Vadisi’ndeki tüm tehditleri ortadan kaldırmalıyız. Sanırım ilk tehdidimiz bir tapınak. Giriyoruz, dikkatli olun!
-Örümcek ağlarına bakılırsa tapınak uzun süredir kullanılmıyor. Yine de daha önce ne için kullanıldığını ve şimdi neden terk edildiğini öğrenmeliyiz.
Merdivenler dik ve eğimlidir. Çıkmak epey bir yorucudur ve duvara tosladıklarında buraya kadar boşuna geldiklerini düşünürler. Pig Vixon "Her zaman bir giriş vardır." diyerek buranın büyülü bir kapı olduğunu anlar. Atalarından kalan kıymetli bir kaç kelime mırıldanarak duvarı açar ve odanın içerisini gösteren garip bir ayna geçidi belirir. Garip oda iksir şişeleri ve kitaplarla doludur. Cüceler Vixon'a şaşkınlık içerisinde duvarı geçecek kelimeleri nereden bildiğini sorarlar. Pig atalarının büyücülerle girdiği savaşlarda büyülü kapıları bu şekilde açtıklarını ve o zamandan bu yana değerli kelimeleri unutmadığını ve bir gün işe yarayacağını düşündüğünü söyler. Görülen o ki saklanan samanlar işe yaramıştır. Odaya göz atmak için garip aynadan geçerler. İçeride yıllardır erimeyen iksirler, kitaplar ve birde göze çarpan göz alıcı altından bir kitap görürler. Alabildikleri her şeyi alarak tapınağın gizemli kulelerinden inerek krallığa geri dönerler. Patikaya yaklaştıklarında tedirgin bir şekilde taşlara saklanarak, sonu olmayan cadı kervanını görürler. Pig "bunlar toplantıda bahsedilen cadılar olmalı" der. Bir anda ortaya çıkarak cadıların önlerini keserler. "Efendi Gim Order sizi bekliyor." diyerek cadılara yol boyunca eşlik edeceklerini söylerler. Cadılar bu duruma biraz şaşırırlar. Boyları, baltaları ve sakalları cüce krallığından olduklarını açıkça gösterir. Bu yüzden tereddüt etmeden kabul ederler. Yol boyunca Gözcü kuleleri ve savunma çadırları cadıların gözünden kaçmaz. Krallığa yaklaştıkça dev surların örüldüğünü görürler ve şehir kapısından cüceler ile birlikte giriş yaparlar. Cadılar krallıkta güzel bir şekilde ağırlanır ve toplantı salonuna alınırlar. Order şarapların bu kadar çabuk gelmesinden biraz şüphelenmiştir fakat bozuntuya vermeyerek getirilen şarapların denenmesini ister. Fıçılarla dolu ticaret araçlarından bir fıçı getirilerek altın bardaklara doldurulur. Cadılar bardakları gördükleri zaman bile gözleri açılır be birbirlerine hafifçe bir gülücük atarlar.
Bugüne kadar içtikleri en güzel şaraptır, adeta büyülüdür. Gim Order ayağa kalkarak "krallığımıza tekrar hoş geldiniz. Ticaretimizin değerli madenleri kimlere gidecek bilmek isteriz" der.
Cadılar Aktor'un planlarından kimseye bahsetmezler ve yardıma muhtaç köyleri gezerek çok büyük yardımlarda bulunacaklarını söylerler. Cüce Kral bunu duyunca çok mutlu olur. Tüm ticaret araçlarının dolup taşana kadar altın madenleriyle doldurulmasını ister. El ele vererek kısa sürede arabalar doldurulur ve karanlığın bastırmasıyla bir gece misafir olmalarını ister. Cadılar iyice dinlendikten sonra sabahın ilk ışıklarında törenlerle uğurlanırlar.
Pig Vixon cüce krala verdiği raporlar üzerine gizli bir görüşme ister. Tapınaklardan ve kulelerden hiç hiç bahsedilmediğini söyleyen Pig, Cüce kral Gim Order'dan şöyle bir yanıt alır. "Tapınak bir akrebi simgeler. Vadi yıllar önce dev akreplerle doluydu. Krallık gece gündüz akrep tehditleri alıyordu. Atalarımız ben daha çok küçükken yıllarca akrepler ve dev orman yaratıklarıyla savaşıyorlardı. Savaş kara büyücülerin gelmesiyle son buldu. Büyücüler ölü ruhları yıllarca hapsederek yeniden Dünya’ya getirmeye çalıştılar. Kontrol altında tutabildiler fakat hiç kimse yeniden Dünya’ya gelişi başaramadı. Akrep tapınağı yıllar önce ruhların ve kara büyücülerin ilelebet yok olması için kurulmuş gizli bir büyü sarayıdır. Ak büyücülerin hayat mücadeleleri bittiğinden beri saraylara kimse uğramıyor. Yazılı kitaplar tamamlanmadığı için saray kapılarına bir daha uğramadık." Pig altın kitabı uzatarak "tamamlamaya çalıştıkları kitap bu mu ?" diye sorar. Kitabı alarak "nasıl ki pagan ölü kitabın ruhları dirilttiğine inanılıyorsa altın kitabın da hayata getirilen ruhların nasıl yok edileceğini yazar."
BÖLÜM
3
Sembolik Çukur
Orman işaretleri haritası! "yola çıkmadan önce bu haritayı yanımıza almamız gerekli." Dokuz işaret haritası çıkacakları yolculukta çok önemlidir. Birinci işaret ormanın tam ortasında yaşlı bir ağaçta bulunur ve yanı uçsuz bucaksız çukurlarla doludur. Diğer işaretler bir yön pusulasıdır ve bu haritayla ormanda kaybolmak imkânsızdır. Önderlik eden Benson haritayı kısa bir süre ordunun yanından ayrılarak geri döner ve cüce kraldan dokuz işaret haritasını alır. Gim Order " ölü dağlara yaklaşmadan ormanı temizleyin. Mağaraların tehlikeli olduğunu duymuştum. Olası tehlikelerden kaçının, unutmayın ki ilk göreviniz örümcekleri temizlemek, temizleyin ve gelin."
Benson ordusun yanına dönerek haritayı havaya kaldırır ve ormanı işaret eder." Baltalarına sarılan cüceler mi, atlarını koşturan süvariler mi, yoksa maskelerin ardındaki suikastçılar mi kanın kokusunu daha önce alır?" Kan kokusu sadece örümceklerin kurbanlarını bulmaya yarayacaktır. Kurbanlar örümcek yuvalarının yakında olduğu için önem taşır. Benson ormanın kuzey batısında rastladıkları örümcek yuvasına doğru giderek ilk buranın temizlenmesini ister. Böylece örümcek yuvalarının arasında geçitler ve bağlar olup olmadığını anlamış olur. Altı kesim işareti ormanın kuzeybatısını gösterir. Ağaçların neredeyse hepsinde işaretler vardır, bu yüzden yön bulmak kolaylaşır. Tuzakçılar ön tarafta ilerlerken cüce lejyonları ve süvariler stratejik yapıyı savaş düzeninde tutarlar ve hiç bozmadan yola devam ederler. Süvarilerin orduda iki görevi vardır birincisi düşmana hızlı atak yapmak için dörtnala saldırmak ikincisi aralarından bir bölük seçerek tehlikenin büyümesi halinde hızlıca krallığa haber vermek, böylece ordu motivasyonunu her zaman yüksek tutar. Cüce orduları uzun yola bineksiz çıkmadıklarından süvari ordusu dışındakiler yaban domuzlarını kullanırlar. Domuzlar çevik olduğu gibi zırhlarıyla beraber çok sağlam görünürler. Benson çukura varana kadar kimsenin durmasını istemez. Ağları dele dele yolu temizleye temizleye örümcek çukuruna varırlar. Herkes bineklerinden iner ve çukura yakın bir yerde küçük bir kamp kururlar. Deliğe girmeleri gerektiğinden etrafa tuzaklar kururlar ve bineklerin başına bekçi bırakırlar.
Benson kumtaşındaki cüce ordusu ağları parçalayarak deliğe girer. Örümcek yuvası sessiz ve sakindir. Cüce kalkanlarında ateş sopalarını takmak için bölmeler bulunur böylece kalkanlarını tuttukları yer aydınlanır. "aslına bakarsanız hiç zor değilmiş" bir ses yükselir mağaradan! Char Venaton "Sandığın kadar kolay olmayacak ileri mağaralarda ışık var. "Örümcekler ateş yakamadığına göre hemen kontrol etmeliyiz." Gece perilerini ağlara dolanmış tutsak halde görürler. Mağarada asıl şaşırtıcı olan yerdeki cesetlerin çok fazla olmasıdır. Örümcekler ormandaki yaşamı neredeyse tüketmiştir. Perileri kurtardıkları anda bir örümcek sürüsü gelir ve perilerin ışığıyla savaş aydınlanır. Örümcek avı cüceler için çok zor geçmez. Cüceler çukur orman tamamen arınana kadar örümcekleri öldürmeye deliklere girmeye devam eder. Kuzey uç noktasına geldiklerinde Gim Order'in bahsettiği derin karanlık Mağaralar ile karşılaşırlar."Görevimiz bitti, çukur orman yeniden hayat buldu ve artık geri dönmeliyiz" diye bir ses yükselir. Venaton aynı düşüncede değildir. Mağaraların tehlikeli olduğunu ve örümceklerin buradan gelebileceğini düşünerek, yeni bir tehdit almamak için mağaralarında kontrol edilmesi gerektiğini söyler. Benson "mağaraları temizlemeliyiz Venaton haklı. Başka tehdit istemiyorum, inlere giriyoruz" der.
Mağaralar bomboştur. Uzun süre kimse uğramamış gibi görünür. Biraz ilerledikten sonra mağaranın sonundaki gün ışığından başka hiç bir şey yoktur. Oraya doğru ilerleyip nereye çıktığını merak ederler. Karşılarına dağın altında bulunan Büyük uruk krallığı çıkar. Uruklar acımasız, güçlü ve misafir sevmezdir. Benson "hadi biraz uruk avlayalım." topluluktan "sen delirdin mi? oradan sağ çıkmamıza imkân yok." Venaton süvari yeminlerini hatırlatarak "ok yaydan çıktı. Yaşamak için korku salmalıyız." Güneş batana kadar dinlenirler ve karanlığın çökmesini beklerler. Karanlık çökmeden önce üç atlı süvari, krallığa geri gönderilerek durumu rapor etmeleri söylenir. Süvariler gece yolculuğuna başlarken, tuzakçılar çevirmeli okları ile uruk surlarına yaklaşır ve gece bekçilerini sessiz bir şekilde tek tek öldürürler. Surların yüksekliğine bakılırsa aşılması bir hayli zordur. Benson "bence yeteri kadar korku saldık gece bekçilerinden hiç sağ kalmadı geri dönmeliyiz." diyerek ordusunu krallığa geri döndürür. Kapıda Gim Order'ın tepkili karşılamasıyla karşılaşan ordu "size kim daha ileriye gitmenizi söyledi, ormanı temizleyip geri dönmeniz için emir verdim." Benson "tehlikelerin artmaması için ileri krallıklara korku saldık ve dönüş yollarını tuzaklarla kapladık mağaralardan geçmelerini imkânsız hale getirdik. Krallığımız dış tehditlere karşı uzun süre korumada kalacak." Order "yanılıyorsunuz, bize savaş getirdiniz. Nöbetçilerin nereden öldürüldüğünü tespit edip izleri ve kokuları takip edeceklerdir. Bu şekilde bize ulaşabilirler. Gözcü kulelerini kuzeye doğru arttırmalıyız krallık surları neredeyse bitti. Savaş artık kapımızda...
BÖLÜM
4
Altın Ordu
Çığlık sesleri arttıkça, kusursuz gece atını dörtnala koşturan kara büyücü bağlayıcı iksirleri taşıyan goblinleri geride bırakarak yeni ordusuyla yüzleşmeye gider. Ölü ordusuyla...
Gobar cinleriyle birlikte savaş mezarlığına vardığında, Aktor’un gazel çığlıkları arasında koruyucu ruhlara seslenişi goblinleri derinden etkilemiştir. Kara büyücü ruhlara "Diriliş zamanı geldi, yarım kalan savaşı bitirmek için hepiniz ayağa kalkıp önce onurunuz sonrada benim için savaşın. Sizin için yaşam başkaları için ölüm demektir. Yaşayın ve öldürün.
Yılların çürütemediği savaş mezarlığı çürümeyi bir kenara bırakın, Orta Asya'nın en büyük büyücüsüyle yeniden hayat buldu. Reenkarnasyon tarihte ilk defa amacına tam ulaşarak gerçekleşti ve ordu ayağa kalktı. Pagan sarayına dönmek için yola çıktılar. Saray binlerce kişilik bir orduya ev sahipliği yapacaktı; Ölüm ordusuna....
Gecenin perçem perçem aydınlığında ay ışığını görmek zordur fakat daha parlak ve ucu bucağı olmayan kervanı fark etmemek imkânsızdır. Aktor işlerin yolunda gitmesine çok sevinçliydi fakat hiç belli etmeden gelen altınların işlenerek zırhların hazırlanmasını istemektedir. Aktor’un tasarladığı kusursuz savaş kıyafetleri yöresel ve anlamlıdır. Taçlı başlığında tuğlar ve oklar bulunan, belindeki kemerin solunda kama ve sağında bir kılıç asılı, başlığın alın hizasında pagan büyü sarayının sembolik kabartmaları bulunan, çizmelerinden başlığına ve çorabından silahına altın kaplama olan, yeleklerinin yüzlerce üçgen altın teller ile birleştirilmesinden meydana getirilmiş kusursuz bir savaş kıyafetidir.
Saf altın kaplamalı zırhlar gece gündüz işleniyor, uzun yaylar, kısa bıçaklar, zincirli kılıçlar ve boğa kafası kalkanları kanlı savaşlar için hazırlanıyordu. Barış içindeki topraklar birilerine dar gelmişti. Tüm dünya canlıları emrine girene kadar öldürmekten vazgeçmeyecekti. Yaşam sıvısı, ölü kitabı ve ruh kavanozları onun elindeydi. Aktor’un elinde...
Ordu uzun süren bekleyişin ardından göz alıcı ve eskisinden daha güçlü bir şekilde tamamen hazırdır. Gobar ordunun başında görevlendirilmiş en iyi liderlerden biridir. Goblin kabile cinleri ile birlikte ordusunun başına geçerek amacını tek bir kelimeyle haykırarak dile getirir. Öldürmek...
Kara büyücü öncelikle çevre köylerinin yok edilmesini ister. Çevre köylerini yok etmek Aktor için başta gelir. Böylece hem küçük toplulukları ortadan kaldırmış, hem de güçlü ileri krallıklarla girecekleri savaşlarda basit, öncü bir ölüm ordusu yaratmış olacaktır. İlk olarak Şifa Ormanı yakınlarındaki buçukluk köyüne saldıracak olan Gobar gireceği ilk savaşta öncü birlikleri olmadığı için cinlerinin kontrolündeki vahşi hayvanları ordunun önünde kullanır. Böylelikle ordusundan fazla kayıp vermeden köyü yıkmış olacaktır. Aktor cadıları ile birlikte tüm savaşlara katılmak zorundadır. Ölülerin fazlalıkta olacağı savaşlarda ele geçirdiği ruhları kendi emrinde tekrar hayata döndürerek altın ordusuna katar. Her savaş Aktor için yeni bir güç demektir.
Şifa Ormanı pagan sarayına yakın bir bölgede olduğu için varmaları çok uzun sürmez. Gobar savaş pozisyonu alır ve hızlıca köye saldırırlar. Cüce krallığından ayrılmış olan tuzakçılar savaş konusunda çok iyidir. Kurdukları tuzaklar yıllardır köyü koruduğu gibi bu hain baskında da işe yaramış ve vahşi hayvanların tamamını yok etmişlerdir. Ancak bu saldırıyı püskürtmeye yetmemiş ve altın ordu kalabalık yapısıyla köyü yakıp yıkmıştır. Üç suikastçı kargaşadan çıkıp gizli kıyıya ulaşmıştır. Acil durumlar için kullanabilecekleri ufak dairesel kayıkları Hazar Denizine atarak çelimsiz düzlüğe ulaşana kadar kürek çekmişlerdir. Oradan cüce krallığına geçerek durum ve rapor bildirimi yapacak olan üç suikastçı ay ışığı ve su perileri ile birlikte denizde hızlı ve rahat bir şekilde hareket ederek yollarına devam etmişlerdir.
Aktor Pagan ölü kitabını eline alarak ruhlara hükmünü sürdürür ve kanlar içindeki cesetleri yeniden hayata getirerek elindeki büyük gücün önemini yeni yeni fark etmektedir. Askerlerini ve savaşın cesetlerini tekrar tekrar canlandırabilmesi Dünya hükmünün sadece başlangıcıdır.
Aktor pagan sarayına dönerek yeni ordusunu hazırlar ve yeni seferi için acımasız uruk krallığına doğru yol alır. Ordusunun başında olan Gobar yine sarayın fazla uzağında bulunmayan uruk krallığını tamamen kuşatır. Dev uruklar savaş pozisyonu alırlar. Lejyon komutanı Hai Headcut örümcek ağı ordusunu dışarı çıkartarak ordunun başına geçer ve Aktor’a doğru yaklaşarak "bu topraklara asla gelmemeliydin kara büyücü Aktor. Sen ve ordun örümceklerime iyi bir taze et ziyafeti vereceksiniz." Aktor savaş atından inerek ordunu ve örümceklerini askerlerimin arasına katmak için sabırsızlanıyorum, sizin gibi aç bir orduya her zaman ihtiyacım var." Uruk lideri "benim ordum kimseye itaat etmez, ancak cesetlerine sahip olabilirsin" diyerek çengelli kılıcını havaya kaldırır. Aktor tamda burada "askerlerinin cesetlerine sahip olmak için geldim" der. Uruk şaşırır ve gördükleri karşısında şaşırmaya devam eder. Aktor yanına bir askerini çağırıp diz çökmesini istemiş ve yukarıdan kılıcını vurarak kendi askerini gebertmiştir. Aktor ölü kitabı ve yaşam iksiri ile birlikte tekrar hayata döndürür. "Ölüleri diriltmeyi daha önce hiç bir büyücü başaramamıştı. "Reenkarnasyonun bir efsane olduğunu düşünüyordum. Bugün gördüm ki efsaneler gerçekmiş. Uruklar savaşmadan ya da ölmeden asla teslim olmazlar. Bugün yeni bir başlangıç için ölmeyi seçiyoruz emrindeyiz yüce Aktor." Headcut tüm uruk krallığını dışarıya çıkartarak Aktor’un önünde diz çöker ve tüm krallık aynı anda intihar ederek yaşamlarına yeniden başlamak için ruhlarını teslim ederler. Aktor artık çok daha güçlüdür.
Pagan büyülü sarayına geri döndüklerinde zırh ustaları kara büyücüye kötü haberi verirler. Altın stoklarının neredeyse tükendiğini ve zırh yapımı için daha fazla altına ihtiyaç duyduklarını söyler. Günden güne artan ordusu için ticaret ile gelen altının yeterli olmadığını ve gerçek bir altın madenine ihtiyaçları olduğunu görerek öncü takım liderleri ile bir toplantı düzenler. Hai Headcut'unda katıldığı toplantı şöyle devam eder.
-Güneydeki kızıl korsanların sandıklar dolusu altın hırsızlığı yaptıklarını duymuştum.
-Madenleri olmadığı için onlarda bitecektir.
-Şu ticaret yaptığımız cücelerin altın madenlerine ne dersiniz?
-O madenin artık el değiştirme zamanı geldi.
-Hazırlanın güneydoğuya, cüce krallığına, sonsuz hazineye gidiyoruz.
Aktor cücelerin ne kadar oturmuş, kalabalık bir krallık olduğunun farkındadır ve elindeki tüm imkânlar ile surlara dayanmakta kararlıdır.
YAZARA KATKIDA BULUN
BÖLÜM
5
Derin Sular
Hazar Denizini enine geçmek kolay gibi görünse de boyuna geçmek günler alır. Su perileri üç suikastçıya cadılara olan öfkesinden dolayı yardımda bulunmuş ve hızlı bir şekilde denizi geçmelerini sağlamışlardır ve nihayet kara gözükmüştür. Guiding kuzey doğu dağlarının tehlikeli olduğunun farkındadır bu yüzden cüce krallığına yasak limandan giriş yapmak zorundadırlar. Umman denizine doğru kayıklarını sırtlarına alarak yürümeye başlarlar. Daha önce bu yolu kullanarak krallıktan uzaklaştıkları için yabancı sayılmazlar. Savaş mezarlığına geldiklerinde büyüleyici yapıyı görmek için asıl yollarından biraz saparak dikili taşlara gelirler. Ancak görmek istedikleri manzara biraz farklıdır. Taşlar parçalanmış, mezarlıklar delik deşik ve çatlaklarla doludur. Adeta yeraltı yüzeye çıkmıştır. Köye saldıran ordu göz önünde bulundurulduğunda buradan gelmiş olmalarının düşüncesi bile suikastçıları korkutur ve daha hızlı bir şekilde denize ulaşırlar. Pagan ormanı kıyılarından ilerlemelerini söyleyen Swindler arkadaşlarından büyük tepki alır. "Pagan ormanı büyü ve tuzaklarla dolu oradan geçmek sonumuz olur deniz yolunu kullanarak ormana mümkün olduğunca uzaktan geçerek cüce krallığına ulaşmalıyız." Yolu biraz uzatmalarının daha güvenli olacağını düşünen suikastçılar Umman denizini kullanarak yasak limana doğru kürek çırpmaya başlarlar. Denizde biraz ilerledikten sonra bir anda çıkan dalga ile birlikte suikastçıların etrafını filikalar sarar. Sayıları oldukça fazladır ve kaçma veya savaşma gibi bir şansları yoktur. Bunları düşünmeye vakit bulamadan bir anda elleri kolları bağlanır ve esir alınırlar. Sislerin arasından dev yelkenli bir gemi görünür. Gemi ve siyah bayrak gittikçe belirginleşir. Kırmızı renkte kurukafa dikkatlerini çeker ve kızıl korsanlar tarafından kaçırıldıklarını anlarlar. Gemiye getirilir getirilmez sorguya alınan suikastçılar neye uğradığını şaşırırlar.
-Burada ne arıyorsunuz? Denizin tehlikelerinden haberiniz olsaydı o küçük sallarınızı sırtınızdan çıkarmazdınız.
-Bizi hemen bırakın. Ulaşmamız gereken bir yer var.
-Nereye gidiyorsunuz?
-Cüce krallığı...
-Krallıktan neden bu kadar uzaktasınız? Bu sular çok tehlikeli ve ayrıca adamlarım yetişmese o krallığı bir daha asla göremezdiniz. Deniz tehlikeli dev yaratıklarla dolu.
Limanın neden yasaklandığını Sir Redbeard'ün sözlerinden sonra anlamış olurlar ve giden gemilerin neden geri gelemediğini de...
-Cüce kral gemilerimizin sizin tarafından kaçırıldığını düşünüyordu. Sanırım gemilerimiz yaratıklar tarafından karanlık sulara gömüldü. Yaratıkların dışında çok daha büyük bir tehlike var derhal krallığa ulaşmamız gerekiyor.
Yelkenlerin ardından ince bir ses;
-Denizi tek başına geçmenize imkân yok.
Kadın bir korsan!
-Bence bu işlere kadınlar karışmamalı biz başımın çaresine bakarız.
-Bağlı olduğunuz iplerden kurtulamazken dev ahtapotun kollarından nasıl kurtulmayı düşünüyorsunuz? Kemikleriniz kalmaz.
-Pagan sarayından köyümüze saldırdılar çok tuhaf şeyler oluyor. Savaşçıların başında Aktor vardı fakat savaşanlar savaş mezarlığı savaşçılarıydı.
-Bu imkânsız! Nasıl anladınız?
-Yolda gelirken savaş mezarlığına uğradık ve mezarlar delik deşik, dikilitaşlar paramparçaydı.
-Asırlardır reenkarnasyon denemeleri yapan büyücüler amacına ulaşamamıştı. Aktor ulaşmış olmalı.
-İşin diğer ilginç yanı savaşçıların altın zırhlar ile kuşanılmış olmasıydı.
-Altın zırh mı? O kadar altını bulmaları imkânsız.
-Aslında altını nereden buldukları değil, eğer ölüleri gerçekten diriltebiliyorsa bundan sonra sınırsız kaynağa ihtiyaç duymasıdır.
-Altın kaynaklarının tamamı cüce krallığında yer alıyor. Gözcülerimizin uyarı kuleleri yanmadığına göre buralara uğramadan önce cüce krallığına doğru gidebilme ihtimalleri büyük. Eğer öyle ise bu bizimde savaşımız.
-Nasıl savaşacağımızı biliyor musunuz?
-Hayır!
-Aslında, bir kitap...
-Ne kitabı?
-Akrep Vadisi’nde yazıldığı söylenen büyülü bir kitap.
Pagan sarayından yaşlı oldukları için atılan büyücülerin Aktor’u sevmediğini biliyoruz, bu yüzden söylenenler doğruysa, kitapta ölüler ile nasıl mücadele edeceğimiz yazıyordur.
-Zehirli akrepleri nasıl geçmeyi düşünüyorsunuz? Felç edici ve öldürücü etkileri var.
-Onunda bir yolu sedir büyüsü. Cadıların kolaylıkla yapabildikleri bir koku büyüsüdür. Akrep Vadisi’ndeki tapınak ve gizli saraylarda yıllarca bu koku sayesinde çalışmalarını rahatlıkla sürdürmüşlerdir.
-Peki, o cadılara ne olduğunu biliyor musunuz?
-Gözcülerimiz balkonlardan atlayıp intihar ettiklerini söylüyorlar mavi bir alev ile kendilerini yaktıkları da söylentiler arasında yer alıyor.
Bu konuşmaların hemen ardından çok geç kalmadan önce cüce krallığına sonra da Akrep Vadisine gitmek üzere yola çıkarlar. Üç suikastçıya kızıl korsanların tamamı eşlik eder. Çok sayıda yelkenli denize açılır. Dev ahtapotları geçmek için de iyi bir planları vardır. Onlarca gemi denizin ortasına geldiğinde duraksar ve aradan iki eski gemi fokurdayan sulara doğru ilerler. Suikastçılar tuzak konusunda usta olduklarından kızgın yağ ve mızraklı tuzaklarla donatılmış gemi ahtapotun kollarına kendini bırakır. Ahtapotlar gemileri paramparça yapar. Bu sırada diğer asıl gemiler hızlıca denizi geçerek cüce krallığına yol alır. Tuzakçılar ahtapotun kollarındaki gemileri ateşli oklarla alev alev yakarak gemilerin geride bıraktığı filikalara doğru yüzerler filikalar gemilere ulaştıktan sonra tehlikeli sular aşılmış ve yasak liman ufukta görünmüştür.
BÖLÜM
6
Ölü Akrepler
Zırhlarınızı kuşanın. Kılıçlarınız keskin, yaylarınız gergin, kalkanlarınız dik olsun.
Gobar küçük bir köyde yetişmiş büyük bir cindir. Yetenekleri savaş ordusunun başında olmaktan çok daha ötedir. Diğer cinlerden farklı olarak binlerce hayvanı himayesinde tutacak kadar güçlüdür. Aktor’un istediği de budur. Akrep Vadisine hükmetmek. Cadılar akrepleri uzak tutacak büyüleri yapabilir fakat asla öldüremezler ancak Gobar’ın gücü akreplere hükmedecek kadar fazladır. Cadılardan tek istediği himayesine alacağı akrebi bağlama büyüsü bitene kadar kendisinden uzak tutmalarıdır. Aktor işini şansa bırakmayarak himayesi aldığı akreplerin öldürülmesini ve böylece ruh kontrolünün tamamen kendisine geçmesini ister ve yola çıkarlar.
Cadılar ticaret yolunu iyi bildikleri için Akrep Vadisine bu yol üzerinden giderler. Yoldan biraz içeriye girdiklerinde veba ormanına doğru uçuşan akbabaları ve bir sürü yabani hayvan ile karşılaşırlar. Veba ormanına yaklaştıklarında karşılaştıkları manzara korkunçtur dev akrep leşleri yabani hayvanlara ziyafet olmuştur. Biraz ilerledikten sonra yine aynı manzara ile karşılaşırlar, az ileride yine aynı manzara ve az ileride yine... Aktor akreplerin neden vadiden kaçmaya çalıştığını ve nasıl öldüklerini merak ederek akrep tapınağına doğru hızlıca yol alırlar. Akreplerin ölü olması bir o kadar iyi ve bir o kadar da kötüdür. Vadi daha önce duymadıkları güzel bir kokuyla sarılıdır. Cadılar sedir kokusunu iyi tanırlar, akrepleri uzak tutmak için kullandıkları büyünün aynısıdır. Etrafta hiç sedir ağacı bulunmadığı için bu kokunun büyücüler tarafından yapıldığı anlaşılır. Görülen o ki birileri akrepleri öldürmenin yolunu Aktor'dan önce bulmuştur. Akreplerin ölü olması tam da istediği bir durumdur ve ruhlarına hükmederek yeniden onları kendi himayesine sokarak hayata getirir. Akrep tehlikesi geçtiği için orduyu saraya geri gönderen Aktor vadide bulunan tapınak ve kulelere göz atar. Yüksek kuleler gizli geçitler ile doludur. Aktor geçitleri kolaylıkla açar ve büyü iksirlerinin bulunduğu ufak bir odaya gelir. Çeşitli büyülerin bulunduğu odada birde masanın üzerinde bulunan boş mürekkep şişeleri dikkat çeker çünkü odada yazılı hiç bir şey bulunmaz. Aktor yazıtların neler olduğunu merak eder ve aklına gelen ilk düşünce, saraydan kapı dışarı attığı yaşlı Kaftar cadılarının bilinen basit büyülere karşı panzehir olabilecek ve karşı koyabilecek büyüler yazmış olacağıdır ki bu durum Aktor’u hiç korkutmaz bu yüzden saraya geri dönerek savaş hazırlıklarına başlar ve yeni ordusuyla cüce krallığına doğru çok daha güçlü bir şekilde yola çıkarlar...
BÖLÜM
7
Bilinmeyene Yolculuk
-Kara göründüüü!
-Cüce krallığı
-Görmeyeli çok değişmiş.
-Surlar ve gözcü kuleleri ile donatılmış.
Tuzakçılar limana inerek cüceleri şaşırtır. Bu sırada gemilerin geldiğinden haberdar olan Gim Order askerleri ile birlikte sur kapılarını açarak limana doğru yürürler. Kral şehri terk etmiş tuzakçılara, korsanlarla birlikte neden geldiklerini sorar. Guiding krallığın çok büyük tehlikede olduğunu hemen dile getirir ve yardım amaçlı geldiklerini söyler. Kimseden ses çıkmaz, Order şaşırır. Okçularına yaylarını indirmesini, sıklaştırılmış cüce saflarının açılmasını isteyerek binlerce kişilik orduyu suikastçılarına güvenerek içeriye alır. Şehri terk etmiş olsalar da asla ihanet etmeyeceklerini bilir. Toplantı odası bir kez daha önemli kararların alınması için kurulur ve ilk olarak suikastçılarını dinlemek ister.
Swindler, sözlerine şöyle başlar. "Kendi yolumuzu çizmek için krallıktan ayrıldığımızda nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Batıya doğru çıktığımız yolda sayıca kalabalıktık ve dağları aşarak uzak diyarlara doğru yola çıktık. Dağın yamacına geldiğimizde hiç beklenmedik ani bir saldırı aldık. Dev örümcekler üzerimize saldırdı. Kaybımız çok fazla değildi yine de kayıplarımız için üzülmüştük. Yol arkadaşlarımızı dağın zirvesine kadar taşıyıp onlara taştan mezarlık yaptık. Zirveyi hak ediyorlardı, kendi canlarını hiçe saydılar ve en önlerde savaşarak hayatta kalmamızı sağladılar. Geceyi onların yanına geçirdik. Son gecemizdi... Güneşin umut veren ışıkları hayatın devam ettiğini söylediğinde yolumuza devam ettik. Ormanın derinliğinden gelen uruk ordusu ile karşılaştık. Hırsız olduğumuzu düşünerek üzerimize saldırdılar ve hiç bir şey diyemeden karşılık vermek zorunda kaldık. Sayıca neredeyse eşittik fakat üstünlük sağlamamız zor olmadı. Ormanın girişine hem onlar için hem de kayıplarımız için ufak bir mezarlık daha yaparak yolumuza devam ettik. Onları öylece bırakamazdık... Görkemli savaş mezarlığı yakınlarından geçerek yolumuza devam ettik ve bir köye ulaştık. Goblin köyünde çok iyi bir yaklaşımla karşılandık. Cinler bize yiyecek ve yatak verdiler ve geceyi burada geçirdik. Sabah ayrılmamız gerekiyordu kendi köyümüzü kurmamız gerektiğini goblinlerin yaşamından sonra daha iyi gördük ve bize köy kurmak için en iyi yeri tarif ettiler. Köyümüzü kurmuş, gelişmiş ve en iyi şekilde yaşamaya devam ediyorduk ta ki Aktor gizemli ordusu ve cadıları ile birlikte köyü yakıp yıkana kadar..."
-Aktor mu?
-Savaş mezarlığından kendine bir ölü ordusu yaratmış ve altın zırhlar ile donatmış.
-Ticaret arabalarının ardı arkası kesilmiyordu. Altınları fazla fazla istemelerinin bir nedeni var mı? Aktor her şeyi önceden planlamış olmalı...
-Ordusunun gün geçtikçe artacağını düşünürsek, sırada madenlerimize gelecek. Savaş kapıda...
-Gelecekleri varsa görecekleri de var kimse cücelerle başa çıkamaz.
-On binlerce ordumuz var. Bu sayı korsanlar ile birlikte biraz daha artar fakat söyledikleriniz doğruysa sadece savaş mezarlığında yüz binlerce taş bulunmakta ve korkunç bir orduya sahip, karşı koymamız neredeyse imkânsız.
-Belki bu işimize yarar!
Pig Vixon bu sözleri ile konuşmanın arasına girerek Akrep Vadisine yaptığımız yolculukta tapınak yakınlarında yüksek kuleler keşfettik. Hem vadi hem de kule terk edilmişti. Büyülü geçitler biraz bizi duraksatsa da yaşlı ve bunak cücelerden duyumlarım ile geçitleri açmayı başardık ve odaya girdik, büyülü bir odaydı. İksirlerden çok masanın üzerinde parlayan altın suyuna batırılmış bir kitaptı. Neler yazdığını çözemedik. Kaftar cadıları tarafından yazıldığı söyleniyor... Büyük büyük annesi bir Kaftar cadısı olan Anne Bonny ailesini küçük yaşta kaybettiği için büyük annesiyle beraber yaşayarak sihirlerin ve büyülerin adeta içinde büyümüştür ve Kaftar dilini öğrenmiştir. Usta bir cadı olacak seviyeye gelmiş fakat hayatına bu şekilde devam etmek istemeyip büyükannesini kaybettikten sonra saraydan kaçmış ve uzun bir yolculuğun ardından kızıl korsanlar ile yüz yüze gelmiş ve sol elinde asası, sağ elinde kılıcıyla korsanlara adeta meydan okumuştur. Korsanlar karşılık vermeyip cesaretinden dolayı gizli malikânelerine götürüp konuşmak istediklerini söylemişlerdir. Bonny korsanların yaşam ve giyim tarzlarına ilgi duyduğundan yaşadıkları yeri de görmek isteyip teklifi kabul etmiştir. Malikânede uzun süren bir konuşmadan sonra Anne Bonny bir korsan olmak istediğini ve kızıl korsanlara katılmak istediğini söylediğinden beri tarihte gelmiş geçmiş en iyi kadın korsanlardan biri olmayı başarır. Pig hemen kitabı Bonny'e verir.
Sayfaları hızlıca çeviren Anne başlıklardan yola çıkarak işe yarar bir şey var mı diye kontrol eder. Başlıklar genelde büyücülerin yapmış olduğu büyülerin nasıl bozulacağını anlatmaktadır. Bir başlıkta dokuzuncu sembole yer vermiş olan kitap ruh kovucu mavi alev ejderhalarının yaşayan tüm canlıların ruhlarını yakacak güce sahip olduğundan bahseder. Diğer sekiz işaretin bir yön pusulasını oluşturduğu ve dokuzuncu işaretin ise pusulanın merkezini gösterdiği belirtilir. Kitapta yazan bir yazı yine dikkatleri çeker. "dokuzuncu sembol sizi sağ veya sola değil başka bir boyuta götürür..." diye yazıyor der Anne Bonny.
Gim Order "mavi alev ejderhalarını duymuştum. Yakıcı ve kül edici güçleri ve tahmin edilemeyecek büyüklükte olduklarını da duymuştum fakat gerçek olduklarına inanmayıp efsane olduklarını düşündük. Ejderhalara ulaşmayı başarırsak karşılık verebiliriz." Ormana daha önce giden Benson dokuz işaret haritasını ve işaretlerin bulunduğu bölgeleri iyi bildiği için öncü olarak görevlendirilir. Thor, Tugor ve askerlerinin alevlere dayanıklı yapılan kalkanları işe yarayabileceği düşünülerek Benson’un yanında gitmeleri istenir ve son olarak kitabı tek okuyabilen Anne Bonny'in gidecek olan ekibin yanında yer almasını ister. Bonny görevi hemen kabul eder. Gim Order gidecek olan ordunun sayısını mümkün olduğunca az tutmaya çalışır. Öncelik krallığın savunmasıdır. Kitapta yazıldığı gibi ejderhaların varlığı ve geçit gerçek olmayabilir.
Ormanı daha önceden temizlemiş olmaları avantajdır. Tehlike yaratacak hiç bir şey yokken kurdukları tuzakların yerlerini iyi bilseler de Benson dikkatli olmalarını ister. Dokuz işaret haritasıyla yollarını kolayca bularak ormanın merkezine ulaşırlar. Karanlık bastırdığından dolayı yazıtları okuyamayan Bonny sabahı beklemeleri gerektiğini söyleyerek bölgeye kamp kururlar. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte karınlarını iyice doyurarak yazıtların etrafında savaş pozisyonu alırlar. Merkezde bulunan taşlar üzerindeki yazılarla birbirlerine bağlıdır. Anne Bonny taşları okumaya başlamadan önce kitaba son kez göz atar. Geçidin nasıl açılacağı harfiyen yazmaktadır ve sonunda önemli birde uyarı bulunmaktadır. Uyarıda geçidin açılmasının çok tehlikeli olacağını ve esrarengiz güçlerin serbest kalabileceğini yazmaktadır. Bu tehlikeleri göze alarak gelmişlerdir ve yazıtları okumaya başlayarak geçidi açarlar. Yeryüzü korkunç bir şekilde sallanarak dev bir çukuru andıran geçit açılır. Çıplak gözle oldukça zor bakılacak bir parlaklığı olan geçide kollarını siper ederek ilerlerler. Geçit yere doğru açıldığından atlamak zorundadırlar ve tek tek atlarlar. Atladıktan sonra yumuşak bir toprak zemine düşerler. Ayağa kalktıklarında etrafın büyüleyici manzarası karşısında şaşırırlar. Volkanik nehirlerin patlaya patlaya aktığı mavi alevler, kristal kristal sarkık sivri taşlar ile birlikte sıcak bir görüntüsü vardır. Pig Vixon güçlü ve lider yapısıyla ekibe son anda katılmış olup Tugor’a çıkacağımız bu tehlikeli yolculukta askerlerinle beraber önden gitmesini söyler. Benson arkadan gelerek iz ve tuzaklar kurur böylece asla geçidi kaybetmezler. Dar bir yamaca geldiklerinde bir hareketlilik görürler. Kristal taşları parçalayarak çıkartan iblisler.
-Bu kadar çok iblis buraya nereden gelmiş olabilir?
-Belki de yaşadıkları yer burasıdır.
-Bunlar gerçekten iblis mi?
-Boynuzları ve siyah kanatlı başka bir yaratık yok.
-Bu şeytani cinler kime kölelik yapıyorlar?
-Kristallerin nereye gittiğini öğrenmemiz gerek.
-İşleri bitip, dağılana kadar buradan gizlice izlemeye devam edelim.
Sonunda beklediklerine deymiş olur. İçeriye giren iblisler bir daha geri gelmez ve etraf gittikçe sakinleşir. Hemen harekete geçerler. Kapıya geldiklerinde etrafın bomboş olduğunu görüp içeriye girerler. İçeride kristaller ile yapılmış cam ejderha heykelleri görürler. Heykeller arka arkaya ve karşılıklı sıralanmış olup uzunca bir köprünün üzerinde yer alırlar. Köprünün sonuna doğru hızlıca ilerlerler. Tam bu sırada köprünün arkasından ve önünden gelen iblisler uçarak zıplayarak ve koşarak hemen saldırmaya başlarlar. Cüceler kalkanlarını açarak savunma pozisyonu yaratır ve savaşçılar kılıçları ile karşılık verir. İblisler gittikçe kalabalıklaşır ve kalkanları aşarak yabancı misafirlerini esir alırlar. İblisler "Volcorock'a nasıl geldiğinizi bilmiyoruz ama Şeytanların yüce lordu Beelzebub önünde can vereceksiniz."
-Ejderha falan yok şimdi işimiz bitti.
-Bahsettikleri şeytanla konuşup durumu anlatabiliriz.
-Kim olduğunu bile bilmiyorsun.
Mavi alevlerin ve sıcaklığın gittikçe arttığı bir bölgeye gelirler. Gökyüzü cüceleri ve ekibini elden ayaktan keser, çünkü yukarıda görmek istedikleri ejderhalardan yüzlercesi vardır ve bir anda üzerlerine bir gölge çöker. Bu gölge dev yüce Lord Beelzebub'tan başkası değildir. İblisler diz çökerek "Mavi kayalık girişlerinde düşmanlarınıza rastladık. Buralara nasıl geldiklerini bilmiyoruz." Pig Vixon öne çıkarak "buraya savaşmaya gelmedik sizden yardım istemek için buradayız." Beelzebub "insanlardan ne kadar nefret ettiğimi biliyor olmalısınız. Bizi tuzağa düşürüp bu kara deliğe hapsettiler. Şimdi sizin ruhunuzu bedeninizden ayırmadan söyleyin buraya nasıl gelmeyi başardınız? Vixon "Aktor ruhlarını hayata döndürmenin bir yolunu bularak kendine bir ölüm ordusu yarattı. Her yeri yakıp yıkarak ordusunu güçlendiriyor. Sıra bize geldiğinde Kaftar, cadılarının yazıtlarını bularak size açılan kapıya ulaştık. Beelzebub "Zingor'un oğlu Aktor! Başından beri planları buymuş. Bizi korkunç tuzaklarla buraya hapsedip oğlu Aktor'a yarım bıraktığı bir işin mirasını bırakmış. Size yardım etmek için değil, kendi intikamımızı almak için sizinle geliyorum. Geçitleri sonuna kadar açın çıkıyoruz bu cehennemden..."
BÖLÜM
8
Altın Mezarlık
Akrep Vadisi’nde uzun süredir böyle bir kum fırtınası görülmemişti. Tapınaklar, kuleler kumlarla kaplanmış; neredeyse kaybolmuştu. Aktor devasa ordusuyla vadiye yerleşmiş ve yeniden hayata döndürdüğü dev akrepleri ile birlikte cüce krallığının yüksek surlarını karşısına almıştır. Cüceler, surların önünde kalabalık süvari ordusu, kuleleri dolup taşıran okçuları ve kule mancınıkları ile adeta savaşın kokusunu almışçasına hazırlardır. Aktor yine de endişe etmez ve savaşa hazır olan cücelerin üzerinde, ilk büyük savaşını vererek ordusunu ve ne kadar güçlü olduğunu denemek ister. Cüce madenlerinin eşi benzeri yoktur. Bu yüzden cüce kral bunların olacağını önceden tahmin etmiş ve bugün gelene kadar en iyi şekilde hazırlanmıştır. Dünyanın en iyi madenlerinin yanı sıra en iyi savaşçılarda bu krallıktadır.
Aktor ilk olarak vahşi hayvanları surlara koşturarak cücelerin gücünü ölçmek ister ve hepsinin surlara dayanmasını ister. Hayvanlar dörtnala koşarak saldırıya geçerler. Süvari ordusu okçulara müdahale etmemelerini söyler ve yaban domuzlarını vahşi hayvanların üzerlerine sürerler. Kayıp vermeden surlara dönen süvariler geride binlerce hayvan leşi bırakmıştır. Aktor bu duruma hiç üzülmez ve süvari ordusunun tamamını yok ederek surları parçalaması için dev akrep ordusunu gönderir. Akrepler hızlıca surlara yaklaşırken süvari ordusu surlara geri çekilir ve havada uçuşan ateşli oklar akreplerin üzerlerine değil yağ dolu çukurlara düşerek alev alır ve hızlıca büyük bir alana yayılır. Akrepler alevler içinde yanarak koşmaya devam ederler mızraklı tuzakların bulunduğu bölgeye geldiklerinde gövdelerine saplanan mızraklar ile birlikte can verirler. Geriye kalan az sayıda akrep okların ve süvari ordusunun kılıçlarından geçerler ve yok olurlar. Surları geçmek için en çok güvendiği akrepleri yerle bir olan Aktor artık çok sinirlidir ve bir kaç adım öne çıkarak surlara doğru yürür. Ellerini yukarıya kaldırarak cüce krallığına kara bulut gibi çöker. Gökyüzü hiç olmadığı kadar karanlık ve sıcaktır.
Okçular kuleleri derhal boşaltır ve cüce krallığı sağ sola kaçışmaya başlar. Çünkü yoğun nova yağmurları cehennem ateşi gibi gelerek her yeri yakıp yıkar. Cüceler korku ve telaş içindedir ve geri çekilirler. Geri çekilmeyi başaramayan büyük bir bölümü çoktan hayatını kaybetmiş yanıp kül olmuştur. Aktor yaptığı bu korkunç büyüden sonra güçsüz ve halsiz kalıp yere yığılmıştır. Altın ordusuna krallığa hücum etmesini emreder. Cadılar, cinler, Uruk ve kahraman savaşçılar krallığa hücum ederler. Gobar, Hai ve birkaç öncü cadı Aktor’un yanında kalırlar. Altın ordu surlara yaklaştığı sırada göklerden bir çığlık gelir. Ardından bir çığlık daha! Çığlık sesleri Aktor’un yapmış olduğu bir büyü değil Ejderhaların geri dönüşüydü. Cüce krallığının surlarına basarak Altın orduya şok etkisi yaratan şimşek ve yıldırımlarını çakarlar. Aktor yıllar önce dokuzuncu boyuta hapsedilmiş ruh kovucu mavi kadim ejderhaları görünce şaşkınlık ve korku ile "geçit sonsuza dek kapatılmış ve mühürlenmişti." Ancak pagan büyücülerinin açabileceği geçidin sırrını çözmüş olur ve Akrep Vadisi’ndeki boş mürekkeplerin nasıl ihanet getirdiğini anlar. "Yaşlı bunaklar! "
Akrep Vadisi cüce krallığına kadar cesetlerle dolmuş ve adeta altın mezarlığına dönmüştür. Aktor geri kalanlar ile hızlıca pagan sarayına döner. Cüceler her şeyin bittiği ve ölümü bekledikleri bir anda beklenmedik bir şekilde savaşı kazanırlar. Kader savaşçıları ejderhalardan inerek cüce kralın yanına gelirler ve "başardık" diyerek birbirlerine sarılırlar. Gim Order gözyaşlarına hâkim olamaz ve halkına " önemli olan bin olabilmek değil bir olabilmektir. Cücelerin kolay lokma olmadığını tüm dünyaya gösterdik."
Aktor saraydan kapı dışı ettiği yaşlı büyücülerin ihanetinden, cüceler ticaret halinde olduğu pagan sarayının ihanetinden büyük bir ders almışlardır. Ejderhalar ise özgürlüklerine yıllar sonra kavuşarak Dünya düzenini dengede tutmak için bilinmeyene uçarlar. Ancak bu uçuşun getireceği felaketlerin kimse farkında değildir...
KİTABI SATIN AL